Sjögren (Şögren) Sendromu

AĞZI-GÖZ KURULUĞUNUN AZ BİLİNEN- BİR NEDENİ: HASTALIK SJÖGREN (ŞÖGREN) SENDROMU

Sjögren Sendromu Nedir?

Ağız kuruluğu oldukça sık rastlanan bir yakınma olup sıklıkla burun tıkanması, ağzı açık uyuma, ağızdan nefes alma gibi nedenlerle olur. Halk arasında ağız kuruluğu deyince akla ilk gelen hastalık diyabet yani şeker hastalığıdır. Onun dışında susuz kalmak, burun tıkanıklığı,  antidepressanlar başta olmak üzere birçok ilaç da ağız kuruluğu yapabilmektedir. Ayrıca bazı sistemik hastalıkların seyrinde de ağız kuruluğu gelişebilir. Bu hastalıklar arasında en çok bilineni tükürük , göz yaşı bezleri gibi dış salgı bezlerindeki iltihaplanmaya bağlı olarak oluşan bu hastalık Sjögren Sendromu olarak bilinir. Hastaların ana yakınması çok su içme ve ağızda kuruma ve gözlerde kum varmış gibi hissedilen kuruluk ve batmadır.

Kimlerde görülür:

 Ön planda genç orta yaşlı kadınlarda görülen bir hastalıktır ancak erkekte de olabilir.

Neden olur:

Bu hastalıkta, bilemediğimiz nedenlerden dolayı dış salgı bezlerine bağışıklık sistemi tarafından oluşturulan bir iltihaplanma söz konusudur. Bu iltihaplanma sonucunda başta tükürük ve gözyaşı bezleri olmak üzere birçok dış salgı bezinde zaman içinde fonksiyon kaybı gelişir.  Bu hastalık, tek başına olabilir (bu durumda Primer Sjögren Sendromundan bahsedilir)  ya da başta romatoid artrit ve Sistemik Lupus (SLE) olmak üzere diğer otoimmün hastalıklara eşlik edebilir (bu durumda da Sekonder Sjögren Sendromundan bahsedilir).

Ana belirtileri nelerdir:

Bu hastalarda hedef öncelikle dış salgı bezleridir. Tükürük bezleri, gözyaşı bezleri, ter bezleri, genital organlardaki dış salgı bezleri, pankreasın dış salgı bölümü gibi yerlerde gelişen iltihap sonucu oradaki bezlerin görevlerinde aksamalar başlar. Öncelikle hastada tükürük bezinde ve gözyaşı bezlerinde oluşan yetersizlik nedeni ile tükürük salgısı ve gözyaşı salgısında azalma ve bunun sonucunda ağız kuruluğu; gözlerde batma-kuruluk hissi oluşur. Parotis denilen kulakların önünde yer alan büyük tükürük bezlerinde aralıklı şişme ve ağrı oluşur. Bu dönemde hekim iyi anamnez almazsa kabakulak hastalığı ile karıştırılır. Kabakulak genelde çocukluk çağında geçirilen bir virüs hastalığıdır.  Eğer erişkin birinde kulakların önünde tekrarlayan kabakulak benzeri şişlikler olursa Sjögren Sendromu akla gelmelidir.

Başka Organları tutar mı?

Evet. Sjögren Sendromu seyrinde eklemlerde ağrı şişme; deride kuruluk-kaşıntı ve  çeşitli döküntüler, akciğer tutulumu, böbrekte taş oluşumu ve böbrekte kireçlenme (Nefrokalsinozis) gibi ek sorunlar gelişebilir. Ayrıca kemik iliğini etkileyerek kan hücrelerinde düşmeye ( anemi, lökopeni ve trombositopeni ye)  de yol açabilir. Ağız kuruluğu nedeni ile dişlerde erken ve tekrarlayan çürümeleri olabilir. Göz kuruması nedeni ile yıllar içinde sklera denilen gözün ön tabakasında aşınmalar olabilir. Sinir uçlarını etkileyerek nöropati yapabilir. Gebelik olursa bazı olgularda anne karnındaki bebekte kalp sorunlarına yol açarak  bebek ölümlerine neden olabilir. Bu nedenle Sjögren Sendromu olan hastalara özel takipler gereklidir.

Kanser ile ilişkisi Var mı?

Bu hastalık bir kanser değildir. Ancak, bu hastalığın seyrinde B lenfosit olarak bilinen bazı kan hücrelerinden köken alan lenfomalara yatkınlık artmıştır. O nedenle bu hastaların periyodik olarak bu açıdan takibi şarttır.

Tanısı nasıl konur.

Öncelikle doğru bir anamnez şarttır. Ağız kruluğu olan her hasta bu açıdan sorgulanmalıdır. Göz kuruluğu yakınması baskın olmayabilir; mutlaka göz muayenesi yapılmalıdır. Ayrıca bazı kan tetkiklerine başvurulur (RF, FANA anti SSA (Ro),  Anti SSB (La), gibi). Gerekirse tükürük bezi biyopsisi yapılır. Bu biyopsi genellikle küçük bir cerrahi işlem ile alt dudaktan yapılır. Ayrıca ağız kuruluğunu daha objektif değerlendirmek için tükürük ölçümü ve göz kuruluğu için Schirmer testi yapılabilir. Beraberinde olabilecek diğer hastalıklar açısından da tetkik edilmelidir.

Tedavisi Nasıl Yapılmakta

Bu hastalık vücuttan yok olmaz.. Baz ilaçlar ile hastalığın yol açtığı zararlar baskılanabilir.  Hastanın bulunduğu ortamın kuru olmamasına, uzun süreli bilgisayar başında kalmamasına ve tozlu-dumanlı ortamlardan kaçınmasına dikkat edilir. Diş sağlığı için ağız hijyenine dikkat edilmelidir; aralıklı diş hekimi kontrolüne gitmelidir. Yanında su bulundurmalı ve bol su içmelidir. Sulu yumuşak gıdaları tercih etmelidirler. Yoğurt, mayonez ve soslarla gıdaları ıslatılıp yumuşatılabilir ve daha kolay yutulmaları sağlanabilir. Ayrıca kuru gıdalar yerine sıvı gıdalar tercih edilebilir. Turuncu, sarı, yeşil kırmızı renkli meyve ve sebzeler bitkisel kökenli besinlerden ve antioksidanlardan zengindir ve vücuttaki inflamasyonun baskılanmasına yardımcı olabilirler. Kanola yağı ve mısır yağı omega-6dan zengin olduklarından inflamasyonu arttırabilir. Yine paketli tatlı ürünlerde sıklıkla kullanılan mısır şurubu, insülin salgısı aracılığı ile inflamasyonu arttırabilir.  Alkol ve kahve de ağız kuruluğunu arttırabilir. Tatlılar ve şekerler diş çürüklerini hızlandırabilirler.

İlaç olarak suni gözyaşı; sistemik etkileri için sıtma ilacı olarak bilinen hidroksiklorokin içeren ilaçlar ve duruma göre farklı ek ilaçlardan yararlanırız. Ancak unutulmaması gereken bu hastalığın sadece ağız – göz kuruluğu yapan bir hastalık olmadığı ve sistemik tutulumlar yapabileceği ve az da olsa lenfoma gelişimini kolaylaştırabileceği akılda tutulmalıdır ve mutlaka romatoloji uzmanı ve göz uzmanı ve duruma göre başka branşlar tarafından bu hastalar periyodik olarak takip edilmelidirler.

Sonuç olarak ağız ve göz kuruluğu ciddiye almalı ve açıklayacak neden olmadığı durumda Sjögren Sendromu açısından araştırılmasında yarar vardır.